Güvenin Kırıldığı Yerde Başlayan Gerçek Büyüme

Hayatta bazı insanlar vardır; yollarınız bir noktada kesişir, birlikte büyür, birlikte mücadele eder, güven inşa edersiniz. Bu insanlar bazen bir dost, bazen bir ekip arkadaşı, bazen bir iş ortağı olabilir. Uzun yıllar boyunca yanınızda olan, omuz omuza yürüdüğünüz biriyle ilgili hayal kırıklığı yaşamak kolay değildir. Ama daha önemlisi, bu tür anların ardından nasıl ayağa kalktığınızdır.

Beklenmedik Bir Tavır

Yıllar süren bir güvenin ardından, hiç beklemediğim bir tavırla karşılaştım. Karşımdaki kişi, inşa ettiğimiz değerlere ve ortak ideallere sırt çevirdi. İlk anda yaşadığım şey bir şaşkınlık değil, derin bir kırgınlıktı. Çünkü bu tür ihanetler plansız gelmez; çoğu zaman uzun süredir içten içe biriken ama fark edemediğiniz şeylerin dışavurumudur.

İşte tam bu noktada durdum ve kendime şu soruyu sordum:
“Bu gerçekten bir kayıp mı, yoksa bir uyanış mı?”

Kaybettiğini Sandığın Şey, Bazen Sadece Gereksiz Bir Ağırlıktır

İlişkilerin, ortaklıkların ya da bağların bittiği an, çoğu zaman bitmesi gerektiği andır. Biz insanlar, devam eden her şeyin kıymetli olduğunu düşünürüz. Oysa bazı ilişkiler; sadece alışkanlık, geçmişe duyulan sadakat ya da değişim korkusuyla sürer. Bu olay bana gösterdi ki; birine sonsuz güven duymak, bazen kör bir bağlılığa dönüşebilir.

Kaybettiğimi düşündüğüm kişi değil, o kişiye yüklediğim anlamdı. Ve bu anlamın artık bana hizmet etmediğini görmek, gerçek bir özgürlük duygusuydu.

İş Dünyasında Güven: Kör Bağlılık Değil, Sağlam Zeminler Üzerine Kurulu Bir Anlaşmadır

İş insanları için bu tür deneyimlerin sayısı az değildir. Bazen ortaklıklar bozulur, bazen en güvendiğiniz ekip arkadaşınız sizi yarı yolda bırakır. Ancak şunu bilmeliyiz: Güven, bir duygu değil, yönetilmesi gereken bir süreçtir.
Güvenmek, sonsuz teslimiyet değil; sürekli güncellenen, karşılıklı sorumluluklarla beslenen bir mekanizmadır. Bu deneyim bana şu üç temel öğretiyi kazandırdı:

  1. İlişkileri duygu değil, veri ile yönet.
    Güven kazanmak zaman alır ama kaybetmek anlıktır. Bu yüzden güçlü ilişkiler, performans, tutarlılık ve karşılıklı beklentilerin netliğiyle gelişir.
  2. Her kriz, karakter testidir.
    Zor zamanlarda insanların gerçek yüzü ortaya çıkar. Ve bu zamanlar, kiminle yola devam etmeniz gerektiğini netleştirir.
  3. Hiçbir kayıp, seni sen yapandan daha büyük değildir.
    Birini kaybetmek, kendi değerini kaybettiğin anlamına gelmez. Aksine bu süreç, sana kendini yeniden hatırlatır.

Sonuç: Bu Bir Son Değil, Yeni Bir Başlangıçtı

Bu yaşadığım olay, bana görünürde bir kayıp gibi geldi. Ama geri dönüp baktığımda, beni geçmişin yüklerinden kurtaran ve geleceğe daha net bakmamı sağlayan bir kırılmaydı. Her kırılma, içinde yeniden yapılanma potansiyelini taşır. Ve işte bu yüzden bu olay, benim için bir motivasyon oldu.

Yeniden güvenmeyi öğreneceğim ama bu kez daha bilinçli…
Yeniden ortaklıklar kuracağım ama bu kez daha sağlam temellerle…
Ve en önemlisi, yeniden büyüyeceğim ama bu kez daha hafif, daha özgür ve daha güçlü…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir